Mazeret nedeni kavramı, Türk Ceza Hukuku doktrininde daha önce bazı yazarlar tarafından farklı anlamlarda kullanılmış olsa da (Taner, 441- 442; Erem/Danışman/Artuk, 549 vd.; Yüce, 253-254) özellikle 5237 sayılı TCK’nın yürürlüğü sonrasında esasen Alman Ceza Hukuku’ndaki anlamında kusurluluk konusuyla bağlantılı olarak öne çıkmaya başlayan, nispeten yeni bir terimdir.
Alman doktrinindeki hâkim görüşlerden hareketle ve TCK hükümleri de dikkate alınarak kısaca ifade etmek gerekirse; işlenen suç dolayısıyla failin kusurlu kabul edilerek cezalandırılabilmesi için, (normatif kusur/luluk öğretisinde) genel olarak, kusur yeteneği, haksızlık bilinci ve beklenebilirlik (hukuka veya hukuk normlarının emir ve yasaklarına uygun davranmanın beklenebilirliği) şeklinde üç temel unsurdan söz edilebilir (kusur tipikliği).
Bunlardan kusur yeteneği ve haksızlık bilinci kusurluluğun/kusurun kurucu unsurları olup, bunların yokluğu (kusur yeteneğinin olmaması ve haksızlık bilincine mani olan hata halleri) kusurluluğu/kusuru engelleyen (kaldıran) nedenler olarak tasnif edilmektedir.
Buna karşılık mazeret nedenleri beklenebilirliği önleyen veya çok zorlaştıran olağanüstü durumları, başka bir deyişle beklenebilir olmamayı (beklenemezliği) ifade etmektedir. Burada kusur yeteneği ve haksızlık bilincinin varlığına, dolayısıyla kusurluluğun ve içerik itibariyle belli ölçüde kusurun mevcudiyetine rağmen, söz konusu kusur, sıradışı şartların oluşturduğu ve norma uygun davranmanın beklenebilirliğini devre dışı bırakan önemli bir motivasyon (güdülenme) baskısı ve bu şartlar altında işlenen fiilin haksızlık içeriğinin azalması (çifte azalma) sebebiyle cezanın önleme amacıyla da ilişkili olarak cezaya liyakat sınırının altında kaldığı için kınamadan vazgeçilen, mazur görülen bir niceliktedir.
Bu yönüyle mazeret nedenleri, kusurluluğu/kusuru engelleyen nedenlerden ayrılarak kusuru azaltan nedenlere yaklaşmakta, ancak haksızlığın azalmasına da dayandığı için onlardan farklılık arz etmektedir.
Kusurluluk, kusur, kusur tipikliği ve mazeret nedeni kavramları hakkında bkz. Welzel, § 19, I-II, § 23; Jescheck/Weigend, § 42, I, 1, § 43, II-II; Jakobs, § 17/2, 43-45, 53-56; Schmidhäuser, 10/1-2, 11/1-6; Wessels/Beulke, kn. 432-433; Ebert, 96, 106; Gropp, § 7/1-2, 64; Kühl, § 12/1-12; Krey/Esser, kn. 748; Stratenwerth/Kuhlen, § 7/27-28, § 10/96-103; Kindhäuser, § 21/11-13; Heinrich, kn. 562-563; Frister, § 7/12; Bringewat, kn. 531-535; Murmann, § 16/9-11; Kasiske, 7/149; S/S/Lenckner/Sternberg-Lieben, Vor § 32/108-111; Paeffgen, NK, Vor § 32/239-255. Karş. Sözüer, 231 ve normatif kusur/luluk anlayışı bağlamında beklenemezlik hususunda Hafızoğulları, 337 vd.
Belirtmek gerekir ki kusurluluğu/kusuru engelleyen neden – mazeret nedeni ayrımını benimsemeyen veya bu ayrıma karşı olan görüşler de mevcuttur. Bkz. Blei, § 48, § 60; Baumann/Weber/Mitsch, § 23/2; Roxin, § 19/56-57; Hirsch, LK, Vor § 32/193-194; Rönnau, LK, Vor § 32/323; Schlehofer, MK, Vor § 32/248-253.
Hâkim kusur/luluk öğretisinin eleştirisi ve fiil sorumluluğu, fiil sorumluluğunu engelleyen nedenler hakkında Maurach/ Zipf, § 30/30 vd., § 32, § 33.
Ayrıca bkz. Özbek ve Diğerleri, 360-361; Meraklı, 261 vd.; Dülger, 122 vd.
Kaynak: http://www.selmandursun.com/wp-content/uploads/sdursun-emrin-ifasi.pdf (s. 205, dn. 2).