Kamuoyunda 10. Yargı Paketi olarak bilinen “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 04.06.2025’te kabul edilerek kanunlaştı ve aynı gün Resmi Gazetenin mükerrer sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yürürlük ve yürütme hükümleri hariç yirmi maddeden oluşan 7550 sayılı Kanun’un 8 ila 17. maddeleri, Türk Ceza Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da değişiklikler içeriyor.
I. Türk Ceza Kanunu’ndaki Değişiklikler: Suça Teşebbüs ile Kasten Yaralama, Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama, Tehdit ve Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçlarının Cezasında Artırım
A. Suça Teşebbüs
MADDE 8- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 35 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “onüç yıldan yirmi yıla” ibaresi “ondört yıldan yirmibir yıla” ve “dokuz yıldan onbeş yıla” ibaresi “on yıldan onsekiz yıla” şeklinde değiştirilmiştir.
GEREKÇE: Maddeyle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 35 inci maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılmaktadır.
Suça teşebbüs, elverişli hareketlerle kastedilen suçun icrasına başlanıp da failin elinde olmayan nedenlerle suçun tamamlanamaması olarak tanımlanmaktadır. Tanımdan da anlaşıldığı üzere fail suç işleme iradesini ortaya koymuş ve suçun icrasına başlamıştır. Suçun tamamlanmamış olması ise failin iradesi dışında gerçekleşen bir durumdur. Ceza hukukunda teşebbüsün cezalandırılma sebebi, failin suç işleme iradesini dışa vurması ve bu iradesini icrai boyuta taşıyarak suçla korunan hukuki menfaatin ihlal edilmesidir. Bu çerçevede tamamlanmış suçlar ile teşebbüs aşamasında kalmış suçlar bakımından verilecek cezalar arasında ölçülü bir farkın bulunması gerekmektedir. 5237 sayılı Kanunda da suça teşebbüs, cezada indirim yapılmasını gerektiren bir hal olarak kabul edilmiştir.
Düzenlemeyle, 5237 sayılı Kanunun 86 ve 87 nci maddelerinde yer alan cezaların alt ve üst sınırlarında Teklifle yapılan artırıma uyum sağlanması amacıyla, suça teşebbüs halinde faile ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet hapis cezaları yerine verilecek süreli hapis cezasının alt ve üst sınırında artırım yapılmaktadır. Böylelikle, suç ve cezalar arasındaki ölçülülük ve orantılılığın korunması ile ceza adaletinin sağlanması yanında suçla daha etkin mücadele edilmesi amaçlanmaktadır.
B. Kasten Yaralama
MADDE 9- 5237 sayılı Kanunun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “bir yıldan” ibaresi “bir yıl altı aydan” şeklinde, ikinci fıkrasında yer alan “dört aydan bir yıla” ibaresi “altı aydan bir yıl altı aya” ve “altı aydan” ibaresi “dokuz aydan” şeklinde değiştirilmiştir.
GEREKÇE: Maddeyle, 5237 sayılı Kanunun 86 ncı maddesinde değişiklik yapılmaktadır.
Kişinin dokunulmazlığı ile maddi ve manevi varlığı, insanın toplum içinde saygınlığını ve kişiliğini serbestçe geliştirmesini mümkün kılan kişilik haklarından olup, Anayasanın 17 nci maddesinde koruma altına alınmıştır. Düzenlemeyle, vücut dokunulmazlığına karşı suçlardan olan kasten yaralama suçuyla daha etkin mücadele edilmesi ve caydırıcılığın sağlanması amacıyla kasten yaralama suçuna ilişkin ceza miktarlarında artış yapılmaktadır.
C. Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama
MADDE 10- 5237 sayılı Kanunun 87 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “üç yıldan,” ibaresi “dört yıldan,” ve “beş yıldan” ibaresi “altı yıldan” şeklinde, ikinci fıkrasında yer alan “beş yıldan,” ibaresi “altı yıldan,” ve “sekiz yıldan” ibaresi “dokuz yıldan” şeklinde ve dördüncü fıkrasında yer alan “sekiz yıldan oniki yıla” ibaresi “on yıldan ondört yıla” ve “oniki yıldan” ibaresi “ondört yıldan” şeklinde değiştirilmiştir.
GEREKÇE: Maddeyle, 5237 sayılı Kanunun 87 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır.
Düzenlemeyle, 5237 sayılı Kanunun 86 ncı maddesinde Teklifle yapılan değişikliğe uyum sağlanması amacıyla kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış halleri bakımından ceza artırımı öngörülmektedir. Böylelikle, suç ve cezalar arasındaki ölçülülük ve orantılılığın korunması ile ceza adaletinin sağlanması yanında suçla daha etkin mücadele edilmesi amaçlanmaktadır.
Ç. Tehdit
MADDE 11- 5237 sayılı Kanunun 106 ncı maddesinin birinci fıkrasına “şikâyeti üzerine,” ibaresinden sonra gelmek üzere “iki aydan” ibaresi eklenmiş ve ikinci fıkrasında yer alan “beş yıla” ibaresi “yedi yıla” şeklinde değiştirilmiştir.
GEREKÇE: Maddeyle, 5237 sayılı Kanunun 106 ncı maddesinde düzenleme yapılmaktadır.
Maddenin birinci fıkrasında yapılan düzenlemeyle, bir kişiyi malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit eden faile verilecek hapis cezasının alt sınırı bir aydan iki aya çıkarılmaktadır.
Maddenin ikinci fıkrasında yapılan değişiklikle, tehdit suçunun nitelikli hallerinin işlenmesi halinde failin alacağı hapis cezasının üst sınırı artırılmaktadır.
Böylelikle, tehdit suçuyla daha etkin mücadele edilmesi ve caydırıcılığın sağlanması amaçlanmaktadır.
D. Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma
MADDE 12- 5237 sayılı Kanunun 179 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “üç aydan” ibaresi “dört aydan” ve üçüncü fıkrasında yer alan “yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.” ibaresi “altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde değiştirilmiştir.
GEREKÇE: Maddeyle, 5237 sayılı Kanunun 179 uncu maddesinde değişiklik yapılmaktadır.
Ülkemizde trafik kazaları birçok kişinin ölümüne veya yaralanmasına yol açmakta; aynı zamanda ciddi ekonomik zararları da beraberinde getirmektedir. Ayrıca, nüfus ve araç sayısına bağlı olarak artan ulaşım yoğunluğu sebebiyle kaza ve kayıplar her geçen gün artmaktadır.
Trafik terörü ile mücadelenin birçok farklı yöntemle yapılması mümkündür. Bilimsel araştırmalara göre bunlar; yaptırımın caydırıcılığı, toplumun sürekli bilinçlendirilmesi ile denetimlerin etkinliği ve görünürlüğü gibi faktörlerdir.
Hukuki bir yararın korunmasının son aşaması, ihlâlin ceza hukuku yaptırımına bağlanması şeklinde gerçekleşmektedir. İdari yaptırımların uygulanması suretiyle haksızlık içeriği karşılanamayan bazı fiiller cezai yaptırıma bağlanarak trafik güvenliğinin sağlanmasına dair kamusal yarar en üst düzeyde himaye edilmek istenmektedir.
Bu kapsamda düzenlemeyle, trafik güvenliğinin tesisine katkı sağlaması amacıyla maddenin sıklıkla ihlal edilen ikinci fıkrasında yer alan hapis cezasının alt sınırı artırılmaktadır.
Ayrıca maddenin üçüncü fıkrasında düzenlenen alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek halde olmasına rağmen araç kullanan kişiye verilecek ceza müstakil olarak belirlenmekte ve suçla daha etkin mücadele edilebilmesi amacıyla suçun cezası artırılmaktadır.
II. Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da Yapılan Değişiklikler: Denetimli Serbestlikte Daralma ve Fakat Koşullu Salıverilme ve Özel İnfaz Usullerinde Genişleme
A. Denetimli Serbestlik Tedbiri Uygulanarak Cezanın İnfazında Daralma: “Cezasızlık Algısını Giderme”
MADDE 13- 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 105/A maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Hükümlünün bu infaz usulünden yararlanabilmesi için beş günden az olmamak üzere koşullu salıverilme tarihine kadar ceza infaz kurumunda geçirmesi gereken sürenin en az onda birini ceza infaz kurumunda geçirmiş olması gerekir.”
GEREKÇE: Maddeyle, 5275 sayılı Kanunun 105/A maddesinin birinci fıkrasında düzenleme yapılmaktadır.
Mevcut düzenlemeye göre, açık ceza infaz kurumunda veya çocuk eğitimevinde bulunan ve koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az süre kalan iyi hâlli hükümlülerin talebi hâlinde, cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına, infaz hâkimi tarafından karar verilebilmektedir.
Açık ceza infaz kurumlarına ayrılan veya ayrılmaya hak kazanan her hükümlü, ceza miktarına bakılmaksızın bir yıllık maktu denetimli serbestlik süresinden eşit miktarda yararlanmaktadır. Bu durum, ceza miktarı az olan hükümlülerin ceza infaz kurumunda kısa bir süre kalması sonucunu doğurmakta ve cezanın önleyici fonksiyonunu zayıflatmaktadır.
Yapılması öngörülen düzenlemeyle, açık ceza infaz kurumunda veya çocuk eğitimevinde bulunan ve koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az süre kalan iyi hâlli bir hükümlünün, denetimli serbestlik tedbirinden yararlanabilmesi için koşullu salıverilme tarihine kadar ceza infaz kurumunda geçirmesi gereken sürenin en az onda birini ceza infaz kurumunda geçirmiş olması zorunlu hale getirilmektedir. Belirtmek gerekir ki hükümlünün ceza infaz kurumunda geçireceği süre, hiçbir şekilde beş günden az olmayacaktır.
Böylelikle, koşullu salıverilme için ceza infaz kurumlarında geçirilmesi gereken sürenin onda birini açık veya kapalı ceza infaz kurumunda geçiren iyi hâlli bir hükümlünün cezasının koşullu salıverilme tarihine kadar olan bir yıllık kısmı, toplum içinde denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infaz edilebilecektir. Bir yıllık maktu denetimli serbestlik süresi bakımından herhangi bir değişiklik öngörülmemektedir.
Düzenlemeyle, hükümlülerin belirli bir süre ceza infaz kurumunda kalması sağlanarak cezanın etkinliğinin daha da artırılması amaçlanmaktadır.
B. İkinci Kez Tekerrürde Koşullu Salıverilme İmkânı
MADDE 14- 5275 sayılı Kanunun 108 inci maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiş, üçüncü fıkrasında yer alan “durumunda, hükümlü koşullu salıverilmez.” ibaresi “durumunda birinci fıkradaki koşullu salıverilme süreleri uygulanır.” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“İkinci defa tekerrür halinde bu fıkra hükmü uygulanmaz.”
“Ancak, süreli hapis cezaları bakımından koşullu salıverilme oranı dörtte üç olarak uygulanır.”
GEREKÇE: Maddeyle, 5275 sayılı Kanunun 108 inci maddesinde değişiklik yapılmaktadır.
Dünyanın birçok ülkesinde hükümlülerin mahkûm oldukları hapis cezalarının bir kısmı ceza infaz kurumlarında, kalan kısmı ise topluma uyum sağlamaları amacıyla ceza infaz kurumları dışında infaz edilmektedir. Şartlı tahliye ya da koşullu salıverilme olarak nitelendirilen bu müessese, ülkelerin ceza ve infaz politikalarına göre farklı koşul ve sürelerle uygulanmaktadır. Örneğin, İngiltere, Finlandiya, İtalya ve Polonya’da kural olarak hapis cezalarının yarısı ceza infaz kurumlarında infaz edilmekte iken, bu oran Belçika’da üçte bire kadar düşmektedir.
Ülkemizde kural olarak hapis cezalarının yarısı, bazı suçlar bakımından ise üçte ikisi veya dörtte üçü ceza infaz kurumunda infaz edilmektedir. Bununla birlikte, ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanması durumunda hükümlü, cezasının tamamını ceza infaz kurumunda infaz etmekte ve koşullu salıverilmemektedir. Bu durum, verilen cezanın neticeleri bakımından adaletsiz bir sonuç doğurduğu gerekçesiyle eleştirilmektedir.
Maddenin ikinci fıkrasında yapılan düzenlemeyle, maddenin üçüncü fıkrasıyla ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilen hükümlülere koşullu salıverilme imkânı tanınması nedeniyle infaz adaletinin sağlanması ve hakkaniyete uygun bir sonucun ortaya çıkması amacıyla ikinci defa mükerrirler hakkında ikinci fıkra hükümlerinin uygulanmayacağı kabul edilmektedir. Böylelikle ikinci defa tekerrür halinde koşullu salıverilme süresinin hesaplanması bakımından ikinci fıkra hükümleri dikkate alınmayacaktır.
Maddenin üçüncü fıkrasında yapılan düzenlemeyle, hakkında ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilen hükümlülerin dış dünyaya uyum sağlamaları ve rehabilite edilerek yeniden suç işlemelerinin önlenmesi amacıyla koşullu salıverilebilmelerine imkân tanınmaktadır. Değişiklikle, bu hükümlülerin koşullu salıverilmesi bakımından birinci fıkradaki koşullu salıverilme sürelerinin esas alınacağı ancak, süreli hapis cezaları bakımından koşullu salıverilme oranının dörtte üç olarak uygulanacağı kabul edilmektedir. Buna göre, ikinci defa tekerrür hâlinde işlenen suçtan dolayı mahkûm olunan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının otuzdokuz yılının, müebbet hapis cezasının otuzüç yılının, birden fazla süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla otuziki yılının, süreli hapis cezasının ise dörtte üçünün infaz kurumunda iyi hâlli olarak infaz edilmesi durumunda koşullu salıverilmeden yararlanılabilecektir.
Belirtmek gerekir ki, koşullu salıverilme süresi geldiğinde hükümlünün tutum ve davranışları değerlendirilecek ve olumlu ise hükümlü koşullu salıverilmeden faydalanabilecek, aksi halde hapis cezasının infazına devam edilecektir. Hükümlünün tutum ve davranışlarının değerlendirilmesi ise 89 uncu maddeye göre yapılacaktır. Hükümlü, ceza infaz kurumlarının düzen ve güvenliği amacıyla konulmuş kurallara uyup uymadığı, haklarını iyi niyetle kullanıp kullanmadığı, yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirip getirmediği, uygulanan iyileştirme programlarına göre toplumla bütünleşmeye hazır olup olmadığı, tekrar suç işleme ve mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin düşük olup olmadığı hususlarında idare ve gözlem kurulu tarafından değerlendirmeye tabi tutulacaktır. Hükümlünün tutum ve davranışlarının değerlendirilmesinde, infazın tüm aşamalarında katıldığı iyileştirme ve eğitim-öğretim programları ile spor ve sosyal faaliyetler, kültür ve sanat programları, aldığı sertifikalar, kitap okuma alışkanlığı, diğer hükümlü ve tutuklular ile ceza infaz kurumu görevlileri ve dışarıyla olan ilişkileri, işlediği suçtan dolayı duyduğu pişmanlığı, ceza infaz kurumu kuralları ile kurum bünyesindeki çalışma kurallarına uyumu ve aldığı disiplin cezaları dikkate alınacaktır.
Yapılan değişiklikle, ikinci defa tekerrür hükümleri uygulanan hükümlülere koşullu salıverilebilme imkânı tanındığı için bu hükümlüler bakımından 107 nci ve 108 inci maddenin ilgili diğer hükümlerinin uygulanabilmesi söz konusu olacaktır.
Düzenlemeyle, hapis cezalarının infazında adaletli bir sonuca ulaşılması hedeflenmektedir.
C. Özel İnfaz Usullerinde Genişleme
MADDE 15- 5275 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “bir yıl altı ay,” ibaresi “üç yıl,”, “üç yıl” ibaresi “beş yıl” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiş, ikinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “bir yıl,” ibaresi “üç yıl,”, (b) bendinde yer alan “iki yıl,” ibaresi “dört yıl,”, (c) bendinde yer alan “dört yıl,” ibaresi “beş yıl,” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki bent eklenmiş, üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde, dördüncü fıkrasında yer alan “üç yıl” ibaresi “beş yıl” şeklinde, beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde, yedinci fıkrasında yer alan “infaza açık ceza infaz kurumunda” ibaresi “infaza genel hükümlere göre ceza infaz kurumlarında” şeklinde değiştirilmiş ve dokuzuncu fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
“(a) bendinde belirtilen infaz usulü, hükümlünün iş yaşamı ve ailevi durumu ile ceza infaz kurumlarının düzen ve işleyişine göre ceza infaz kurumu tarafından, süresi aynı olmak koşuluyla hafta içi günlerde de uygulanabilir.”
“d) Seksen yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları toplam altı yıl,”
“(3) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm olanlar hariç olmak üzere hapis cezasına mahkûm olan veya adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilen hükümlülerden 16 ncı maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen usule göre maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyeceği tespit edilen ve toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike oluşturmayacağı değerlendirilenlerin cezasının konutunda çektirilmesine infaz hâkimi tarafından karar verilebilir. Mahkûmun durumu, Cumhuriyet başsavcılığınca birer yıllık dönemlere göre 16 ncı maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen usule göre incelettirilir. İnceleme sonuçlarına göre hükümlünün iyileştiğinin tespit edilmesi halinde infaz hâkimi, cezanın konutta çektirilmesine dair kararı kaldırır. Mahkûm, denetimli serbestlik müdürlüğü ve bulunduğu yer kolluk makamlarınca izlenir. Toplam cezası on yıldan fazla olan hükümlülerin elektronik cihazların kullanılması suretiyle takibi zorunludur. Bu fıkrada yazılı yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi hâlinde cezanın konutunda çektirilmesine dair karar infaz hâkimliğince kaldırılır.”
“(5) Cezanın özel infaz usulüne göre çektirilmesine karar verilenler hakkında tabi oldukları infaz rejimine göre koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazı hükümleri uygulanır.”
“e) 105/A maddesinin altıncı ve yedinci fıkraları uyarınca açık ceza infaz kurumuna gönderilenler,”
GEREKÇE: Maddeyle, 5275 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinde düzenleme yapılmaktadır.
Maddenin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle, geceleyin infaz ile hafta sonu infaz bakımından geçerli süre sınırı, kasten işlenen suçlarda üç yıl, taksirle öldürme suçu hariç olmak üzere taksirle işlenen suçlarda ise beş yıl olarak belirlenmektedir. Ayrıca, hafta sonu infaz usulünün, hükümlünün iş yaşamı ve ailevi durumu ile ceza infaz kurumlarının düzen ve işleyişine göre ceza infaz kurumu tarafından, süresi aynı olmak koşuluyla hafta içi günlerde de uygulanabilmesine imkân tanınmaktadır.
Maddenin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarında yapılan değişiklikle, konutta infaz usulünün kapsamı genişletilmektedir. Üçüncü fıkrada yapılan düzenlemeyle, hastalık veya engellilik nedeniyle cezanın konutta çektirilmesine ilişkin karar verme ve denetim usulü açıkça belirlenmektedir.
Maddenin beşinci fıkrasında yapılan değişiklikle, cezanın özel infaz usulüne göre çektirilmesine karar verilenler hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazı hükümlerinin uygulanabilmesine imkân tanınmaktadır. Belirtmek gerekir ki, yedinci fıkranın uygulandığı durumlarda 105/A maddesinin uygulanması söz konusu olamayacaktır.
Maddenin yedinci fıkrasında yapılan değişiklikle, özel infaz usulünün gereklerine geçerli bir mazereti olmaksızın uymayan hükümlülerin cezalarının infazına, infazın geldiği aşama dikkate alınarak genel hükümlere göre ceza infaz kurumlarında devam olunacağı düzenlenmektedir.
Maddenin dokuzuncu fıkrasında yapılan değişiklikle, denetimli serbestliğin uygulanmasına ilişkin olarak belirli yükümlülükleri yerine getirmeyen hükümlülerin özel infaz usullerinden faydalanamayacağı kabul edilmektedir.
Düzenlemeyle, çocukların ve kadınların lehine olacak şekilde penoloji bilimine uygun olarak özel infaz usullerinin kapsamı genişletilmektedir.
Ç. Geçici Maddeler
1) MADDE 16- 5275 sayılı Kanunun geçici 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrasında yer alan “veya ikinci defa mükerrir olup 31/7/2023 tarihi itibarıyla bu cezanın infazı için ceza infaz kurumunda bulunan” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
GEREKÇE: Maddeyle, 5275 sayılı Kanunun geçici 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrasında düzenleme yapılmaktadır.
Teklifle ikinci defa tekerrür hükümleri uygulanan hükümlülere koşullu salıverilebilme imkânı tanınmasına yönelik olarak 108 inci maddede yapılması öngörülen değişikliğe uyum sağlamak amacıyla maddenin sekizinci fıkrasında değişiklik yapılmaktadır. Böylelikle, uygulamada yaşanabilecek tereddütlerin giderilmesi ve hapis cezalarının infazında adaletli bir sonuca ulaşılması hedeflenmektedir.
2) MADDE 17- 5275 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 11- (1) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla 105/A maddesinin birinci fıkrasında yapılan düzenleme, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce işlenen suçlar bakımından uygulanmaz.”
GEREKÇE: Maddeyle, 5275 sayılı Kanuna geçici bir madde eklenmektedir.
Teklifle, 105/A maddesinde yapılması öngörülen düzenlemeyle, açık ceza infaz kurumunda veya çocuk eğitimevinde bulunan ve koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az süre kalan iyi hâlli bir hükümlünün, denetimli serbestlik tedbirinden yararlanabilmesi için koşullu salıverilme tarihine kadar ceza infaz kurumunda geçirmesi gereken sürenin en az onda birini ceza infaz kurumunda geçirmiş olması zorunlu hale getirilmektedir. Geçici maddeyle, 105/A maddesinde yapılan bu düzenlemenin, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce işlenen suçlar bakımından uygulanmayacağı kabul edilmektedir.
<< Kanunun tamamı için tıklayınız >>
<< Kanunun Adalet Komisyonu görüşmelerine dair bir değerlendirme için tıklayınız >>