Doç. Dr. Selman DURSUN & Doç. Dr. Muhammed DEMİREL
1. Son dönemlerde kullanımı oldukça artan kripto varlıklara ilişkin olarak ortaya çıkan sorunların varlığı karşısında sürekli bu konuya ilişkin yeni hukuki düzenlemelere dair ihtiyacın varlığına işaret edilmekteydi. Bu çerçevede nihayet medyada, “Kripto Para Düzenlemesi” olarak anılan, kripto varlıklara dair düzenlemeler içeren, Sermaye Piyasası Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, 26 Haziran 2024 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek kanunlaşmıştır. Bu kanun değişikliğine neden ihtiyaç duyulduğuna ilişkin olarak 7518 sayılı Kanun’un genel gerekçesinde yer alan şu ifadeler dikkat çekmektedir:
“Günümüzde hızla değişen teknolojilerin bir sonucu olarak ihtiyaçlar da farklılaşmakta ve gelişime yön vermektedir. Teknolojide yaşanan bu değişim elbette finansal piyasaları da etkilemektedir. Finansal sistemi çeşitli kanallardan etkileyen teknolojik gelişmeler merkezi sistemler üzerinden yürütülen faaliyetlerin işleyişinde de değişikliklere yol açmıştır. Gerçekleştirilen işlemlerin kayıtlarının merkezi değil, dağıtık olarak tüm taraflarca tutulduğu; bir mutabakat mekanizması kullanılarak ağ düğümleri arasında paylaşılan ve bunlar arasında senkronize edilen bilgi deposu niteliğindeki dağıtılmış defterlerin işletilmesini ve kullanılmasını sağlayan dağıtık defter teknolojisinin kullanımı yaygınlaşmıştır. Bu kapsamda dağıtık defter teknolojisi veya benzer bir teknoloji kullanılarak oluşturulan kripto varlıklar da yeni bir varlık grubu olarak ortaya çıkmıştır. Kripto varlıklar kullanmakta oldukları blok zinciri ve şifreleme gibi teknolojilerin getirdiği imkânlarla birlikte varlıkların transfer edilmesi ve benzeri işlemlerde merkezi bir otoriteye ihtiyaç duyulmaması gibi özellikleri bakımından mevcut finansal sistemdeki varlıklardan belirgin şekilde farklılaşmaktadır…”
Bu kapsamda kripto varlıklara ve bilhassa kripto varlık hizmet sağlayıcılara ilişkin olarak 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 3, 13, 46, 74, 99, 101, 103 ve 130’uncu maddelerinde değişiklik yapılması ile Kanuna yeni 35/B, 35/C, 99/A, 99/B, 109/A, 110/A, 110/B, 115/A ve Geçici 11’inci maddelerin eklenmesi öngörülmüştür. Kuşkusuz ki Kanundaki değişikliklerin ve Kanuna yapılan eklemelerin önemli bir kısmı, ceza hukukunu da ilgilendirmektedir. İşte bu çalışmada, Sermaye Piyasası Kanunu’na getirilen bazı genel değişiklik ve eklemelerin yanında esas olarak ceza hukukuna ilişkin getirilen madde düzenlemelerine yer verilecektir.
2. Öncelikle 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun, “Tanımlar” başlıklı 3’üncü maddesine, uluslararası düzenlemelerle uyumlu olacak şekilde, “kripto varlık”, “cüzdan”, “kripto varlık hizmet sağlayıcı”, “kripto varlık saklama hizmeti” ve “platform” tanımları ile Kanunun çeşitli maddelerinde Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ile ilgili hükümler yer aldığından “TÜBİTAK” kısaltması eklenmektedir. Buna göre söz gelimi kripto varlık, dağıtık defter teknolojisi veya benzer bir teknoloji kullanılarak elektronik olarak oluşturulup saklanabilen, dijital ağlar üzerinden dağıtımı yapılan ve değer veya hak ifade edebilen gayri maddi varlıklar şeklinde tanımlanırken kripto varlık hizmet sağlayıcı, platformları, kripto varlık saklama hizmeti sağlayan kuruluşları ve bu Kanuna dayanılarak yapılacak düzenlemelerde kripto varlıkların ilk satış ya da dağıtımı dahil olmak üzere kripto varlıklarla ilgili olarak hizmet sağlamak üzere belirlenmiş diğer kuruluşları ifade etmektedir.
3. Yine Sermaye Piyasası Kanunu’nun, “Kitle fonlama platformları” başlıklı 35/A maddesinden sonra gelmek üzere, “Kripto varlık hizmet sağlayıcıları ve kripto varlıklara ilişkin hükümler” başlıklı bir 35/B hükmü eklenmiştir. Bu hükme göre, kripto varlık hizmet sağlayıcıların kurulabilmesi ve faaliyete başlamaları için Sermaye Piyasası Kurulu’ndan izin almaları zorunlu tutulmaktadır. Yine hüküm kapsamında platformların faaliyet şartlarına, organizasyon yapılarına, sermayelerine, bilgi sistemlerine, pay devirlerine, yöneticilerine ve personeline ilişkin esasların belirlenmesi hususunda Sermaye Piyasası Kurulu’na yetki verilmekte, ilke ve esasların Kurul tarafından belirleneceği düzenlenmektedir. Yine platformların ortaklarına ve yönetim kurulu üyelerine ilişkin olarak diğer sermaye piyasası kurumlarıyla benzer şekilde birtakım asgari şartlar getirilmiş, bu sayede değişiklik gerekçesine göre gerekli mali güç ve işin gerektirdiği dürüstlük ve itibarın sağlanması amaçlanmıştır. Aynı şekilde 35/B hükmünün dördüncü fıkrası ile platformlar üzerinden kripto varlıkların alınıp satılmasına, kripto varlıkların takasına, transferine ve saklanmasına ilişkin usul ve esasların, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından düzenleneceği açıkça ortaya konulmuştur.
4. Sermaye Piyasası Kanunu’nun “Kitle fonlama platformları” başlıklı 35/A maddesinden sonra gelmek üzere, “Kripto varlık hizmet sağlayıcıların faaliyetlerine ve kripto varlıkların transfer ve saklamasına ilişkin esaslar” başlıklı 35/C maddesinin eklenmesi öngörülmüştür. Bu madde kapsamında, işlem koşullarının ve sunulacak hizmet şartlarının açık ve belirli olmasını teminen müşterilerle kripto varlık hizmet sağlayıcılar arasında sözleşme imzalanması zorunlu tutulmakta ve sözleşme unsurlarına ilişkin belirleme yapma yetkisi alınmaktadır. Bu noktada kripto varlık hizmet sağlayıcıları, müşterilerin kimliklerini, 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanım ve ilgili diğer mevzuat hükümleri kapsamında tespit etmekle yükümlü tutulmuştur, ki bu düzenleme suç soruşturması ve şüphelilerin tespit edilmesi bağlamında oldukça önemlidir.
5. Sermaye Piyasası Kanun’un99’uncu maddesinde yer alan, “İzinsiz sermaye piyasası faaliyetlerinin, internet aracılığı ile yürütüldüğü tespit edildiğinde; içerik ve yer sağlayıcılarının yurt içinde olması hâlinde, erişimin engellenmesine ilgili mevzuat uyarınca Kurul tarafından yapılan başvuru üzerine mahkemelerce karar verilir. İçerik ve yer sağlayıcılarının yurt dışında bulunması hâlinde, Kurulun başvurusu üzerine Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu erişimi engeller.” şeklindeki üçüncü fıkra hükmü, “İzinsiz sermaye piyasası faaliyetlerinin, internet aracılığı ile yürütüldüğü tespit edildiğinde; internet aracılığıyla yapılan yayınlarla ilgili olarak içeriğin çıkarılmasına ve/veya erişimin engellenmesine Kurul tarafından karar verilir. Karar uygulanmak üzere Erişim Sağlayıcıları Birliğine gönderilir.” şeklinde değiştirilmiştir. Bu değişiklik ile içerik sağlayıcıların yurt içinde olmaları yönündeki koşul ortadan kaldırılmış, böylelikle yurt içi-yurt dışı ayrımı kaldırılmış, diğer kanunlarla olan uyum sağlanmaya çalışılmıştır. Bu husus, değişiklik gerekçesinde şu şekilde izah edilmiştir:
“…7418 sayılı Kanunun 32’nci maddesiyle 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun 8’inci maddesinin dördüncü fıkrasında değişiklik yapılarak, gelişen teknoloji ile birlikte, internet ortamında işlenen suça konu yayınların içerik veya yer sağlayıcısının belirlenmesinde yaşanan sorunlar nedeniyle içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararı verilebilecek suçlarda, yurt içi-yurt dışı ayrımının kaldırılmış olmasına uygun olarak, izinsiz sermaye piyasası faaliyetlerinin internet aracılığıyla yürütülmesinde de yurt içi-yurt dışı ayrımı kaldırılmaktadır…”
Yine fıkra kapsamında yapılan önemli değişikliklerden biri, erişimin engellenmesinin yanı sıra içeriğin çıkarılması kararının verilebilmesi yönünde bir imkânın getirilmiş olmasıyken diğeri, hatta çok daha önemlisi, erişimin engellenmesi kararını verebilme konusunda yetkili olan merciye ilişkindir. Nitekim önceki düzenlemede Kurul tarafından yapılan başvuru üzerine mahkemelerce karar verilirken, içerik ve yer sağlayıcılarının yurt dışında bulunması hâlinde ise Kurulun başvurusu üzerine Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu erişimi engellerken yeni düzenleme ile hem bu ayrım ortadan kaldırılmış hem deKurul’a bu kararı doğrudan kendisinin verebilmesine imkân tanınmıştır. Bu kapsamda Sermaye Piyasası Kurulu’na internet aracılığıyla yapılan yayınlarla ilgili olarak içeriğin çıkarılmasına ve/veya erişimin engellenmesi yönünde karar verebilme yetkisi getirilmiş, hükmün devamında kararın, uygulanmak üzere Erişim Sağlayıcıları Birliği’ne gönderileceği belirtilmiştir. Bununla birlikte değişiklik gerekçesinde, Kurulun tüm kararlarına karşı idari yargı yolu açık olduğundan, erişimin engellenmesi ve/veya içeriğin çıkarılması kararlarına karşı yargı yolunun açık olduğuna dikkat çekilmiştir.
6. Sermaye Piyasası Kanunu’nun 99’uncu maddesinden sonra gelmek üzere, “Kripto varlık hizmet sağlayıcıların denetimi ve uygulanacak yaptırımlar” başlıklı 99/B hükmü eklenmiştir. Bu çerçevede platformlar nezdinde gerçekleştirilecek denetim faaliyetlerine yönelik olarak yetki, Sermaye Piyasası Kurulu’na verilmektedir. Bununla birlikte değişiklik gerekçesinde belirtildiği üzere, kripto varlıkların niteliklerinin ve platformların yürüttüğü faaliyetlerin teknoloji yoğunluklu olması sebebiyle denetimlere bakanlıklara bağlı, ilgili, ilişkili kurum ve kuruluşlar ile diğer kamu kurumlarından personelin de (Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu personeli gibi) katılımının sağlanmasının amaçlandığı ifade edilmiştir.
Madde 99/B hükmünün ikinci fıkrasında, kripto varlık hizmet sağlayıcılarının mali denetimi ve bilgi sistemlerinin bağımsız denetiminin Sermaye Piyasası Kurulu tarafından ilan edilen listede yer alan bağımsız denetim kuruluşlarınca yapılacağı, bilgi sistemleri denetimine ilişkin ilave usul ve esasların, TÜBİTAK ya da gerekli görülen diğer kurum ve kuruluşların görüşü alınarak Kurul tarafından belirleneceği hüküm altına alınmıştır. Değişiklik gerekçesine göre denetimlere kamu personelinin de izleyici sıfatıyla katılımına yönelik esasların belirlendiği, böylece yeni gelişen bu alandaki bilgi ve tecrübe birikiminin pekişmesinin amaçlandığı vurgulanmıştır.
Bu kapsamda en önemli değişikliklerden biri, 99/B maddesinin üçüncü fıkrasıdır:
“Kripto varlık hizmet sağlayıcılarının hukuka aykırı faaliyetleri ile nakit ödeme ve/veya kripto varlık teslim yükümlülüklerini yerine getirememesinden kaynaklanan zararlardan kripto varlık hizmet sağlayıcıları sorumludur. Zararın kripto varlık hizmet sağlayıcılarından tazmin edilememesi veya edilemeyeceğinin açıkça belli olması hâlinde; kripto varlık hizmet sağlayıcı mensupları kusurlarına ve durumun gereklerine göre zararlar kendilerine yükletilebildiği ölçüde sorumlu olup, şahsi sorumlulukla ilgili olarak bu Kanunun 110/B maddesi uygulanır.”
Bu madde hükmüne göre kripto varlık hizmet sağlayıcısının hukuka aykırı faaliyetleri ile nakit ödeme ve/veya kripto varlık teslim yükümlülüklerini yerine getirememesinden dolayı ilgili kişilerin uğradığı zararlardan yine kripto varlık hizmet sağlayıcısının sorumlu olacağı belirtilmiştir. Burada kuşkusuz ki kişilerin zararının giderilmesi amaçlanmıştır. Bununla birlikte ilgili hizmet sağlayıcının bu zararı tazmin edememesi yahut tazmin edemeyeceğinin açıkça belli olması durumunda artık kripto varlık hizmet sağlayıcısı firmanın yetkilisi olan kişilerin kusurları bağlamında sorumlu tutulacakları, bu kapsamda zimmet hükümlerinin de gündeme gelebileceği özellikle belirtilmiştir. Bu husus, değişiklik gerekçesinde şu ifadelerle ortaya konmuştur:
“…Üçüncü fıkra ile kripto varlık hizmet sağlayıcıların hukuka aykırı faaliyetleri neticesinde yükümlülüklerini yerine getirememeleri hâlinde sorumlu oldukları; platform yönetim kurulu üyelerinin de kusurlarına ve durumun gereklerine göre sorumlu tutulacakları ve şahsi sorumluluk kapsamında zimmet hükümlerine tabi olacakları hususu belirtilmektedir…”
Yine 99/B hükmünün altıncı fıkrası üzerinden kripto varlık hizmet sağlayıcısı ilgili kişiler açısından Sermaye Piyasası Kanunu’ndaki başka suç tipi düzenlemelerinin de uygulanması mümkün kılınmıştır. Nitekim söz konusu düzenlemenin ilk cümlesi, “Kripto varlık hizmet sağlayıcılar hakkında bu Kanunun 111, 112, 113 ve 115 inci maddeleri uygulanır.” şeklindedir. Buna göre Sermaye Piyasası Kanunu’nun 111’inci maddesinde düzenlenen, “Bilgi, Belge Vermeme, Denetimin Engellenmesi Suçu”, 112’nci maddesinde düzenlenen, “Yasal Defterlerde, Muhasebe Kayıtlarında, Finansal Raporlarda Usulsüzlük Suçu”, 113’üncü maddesinde düzenlenen, “Denetimde Talep Edilen Bilgiler Hakkında Sır Saklama Yükümlülüklerine Uyulmaması Suçu”, kripto varlık hizmet sağlayıcıları bakımından da öngörülmüştür. Aynı şekilde Sermaye Piyasası Kanunu’nun 115’inci maddeye yapılan atıfla yazılı başvuru (müracaat) şartı ve özel soruşturma usulleri bu kişiler açısından da geçerli hale getirilmiştir.
Bu fıkra hükmünde son olarak Kanun’a eklenen 35/B maddesinin altıncı fıkrası kapsamında sermaye piyasası araçlarına özgü haklar sağlayan kripto varlıklar dışında Kurulca esasları belirlenmesi öngörülen kripto varlıkların Kanuna ve ilgili düzenlemelere aykırı şekilde satış ya da dağıtımının yapılması halinde Sermaye Piyasası Kanunu’nun 91 ve 92’nci madde hükümlerinde öngörülen tedbirlerin uygulanabileceği ifade edilmiştir. Bundan daha önemlisi, söz konusu aykırılıklarda Kanunun 109’uncu maddesinde öngörülen yaptırımların uygulanacağı öngörülmüştür. 109’uncu maddede ise, “Usulsüz Halka Arz ve İzinsiz Sermaye Piyasası Faaliyeti Suçu” düzenlenmiş olduğundan öngörülen yaptırımların hapis ve adli para cezası olduğu görülebilecektir.
7. Sermaye Piyasası Kanunu’na, “Usulsüz Halka Arz ve İzinsiz Sermaye Piyasası Faaliyeti” başlıklı 109’uncu maddeden sonra gelmek üzere, “İzinsiz Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcılığı Faaliyeti” başlıklı yeni bir suç tipi düzenlemesi eklenmiştir. Bu düzenleme şu şekildedir:
“İzin almaksızın kripto varlık hizmet sağlayıcısı olarak faaliyet yürüttüğü tespit edilen gerçek kişiler ve tüzel kişilerin yetkilileri üç yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin günden on bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılırlar.”
Bu hükümle madde gerekçesinde belirtildiği üzere, izinsiz faaliyetlerin engellenmesi amacıyla, Sermaye Piyasası Kurulu’ndan izin almaksızın kripto varlık hizmet sağlayıcısı olarak faaliyet yürütenlere hapis ve adli para cezası öngörülmektedir.
8. Sermaye Piyasası Kanunu’nun, “Güveni kötüye kullanma ve sahtecilik” başlıklı 110’uncu maddesinden sonra gelmek üzere, 110/A maddesinde, “Kripto varlık hizmet sağlayıcılarda zimmet” başlıklı bir suç tipi düzenlemesi eklenmiştir.
Madde hükmünün ilk fıkrasında, kripto varlık hizmet sağlayıcı görevi nedeniyle kendisine tevdi edilmiş olan veya koruma, saklama ve gözetimiyle yükümlü olduğu para veya para yerine geçen evrak veya senetleri, diğer malları veya kripto varlıkları kendisinin ya da başkasının zimmetine geçiren kripto varlık hizmet sağlayıcı yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile diğer mensuplarının sekiz yıldan on dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacakları gibi kripto varlık hizmet sağlayıcının zararını tazmine mahkûm edilecekleri belirtilmiştir. Madde gerekçesine göre 5411 sayılı Bankacılık Kanununda öngörülen zimmet hükümleri esas alınmış, böylelikle kripto hizmet sağlayıcıları tarafından müşteri varlıklarına yönelik usulsüz işlemlerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Yine hükmün ikinci fıkrasında, suçun, zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla işlenmesi hâlinde faile on dört yıldan yirmi yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası verileceği, ancak, adli para cezasının miktarı kripto varlık hizmet sağlayıcının ve müşterilerinin uğradığı zararın üç katından az olamayacağı düzenlenmiştir.
Madde hükmünün üçüncü fıkrasında özel bir zimmet düzenlemesi ihdas edilmiştir. Buna göre faaliyet izni kaldırılan bir kripto varlık hizmet sağlayıcının; hukuken veya fiilen yönetim veya kontrolünü elinde bulundurmuş olan gerçek kişi ortaklarının, kripto varlık hizmet sağlayıcının ya da müşterilerinin kaynaklanın, her ne suretle olursa olsun kripto varlık hizmet sağlayıcının emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek şekilde doğrudan veya dolaylı olarak kendilerinin veya başkalarının menfaatlerine kullandırmak suretiyle, kripto varlık hizmet sağlayıcıyı veya müşterilerini zarara uğratmalarının zimmet olarak kabul edileceği belirtilmiş, bu fiilleri işleyenler hakkında on iki yıldan yirmi iki yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezasına hükmolunacağı, ancak, adli para cezasının miktarı kripto varlık hizmet sağlayıcının ve müşterilerinin uğradığı zararın üç katından az olamayacağı, ayrıca meydana gelen zararın müteselsilen ödettirilmesine karar verileceği belirtilmiştir.
Madde hükmünde görüleceği üzere yaptırımlar oldukça ağırdır. Bu hususa madde gerekçesinde de dikkat çekilmiş, bunun gerekçesi ise ülkemizdeki kripto para mağduriyetine neden olunan somut bir vaka örnek verilmek suretiyle şu ifadelerle izah edilmeye çalışılmıştır:
“…Ülkemizde de Thodex vakası olmuş, platform müşterilerine karşı olan kripto varlık yükümlülüklerini yerine getirememiş, platformun kurucu ortağı yurtdışına firar etmiş ve mağduriyetlere sebep olmuştur. Bu kapsamda kripto varlıkların kendine özgü yapısı sebebiyle işlemlerin geri döndürülemez nitelikte olması ve varlıkların takibinde yaşanan zorluklar dikkate alınarak madde ile cezai hükümler diğer finansal kurumlara göre daha ağır tutulmuştur…”
9. Madde 110/A hükmünde sadece zimmet suçu düzenlenmemiş, ayrıca dördüncü, beşinci ve altıncı fıkra hükümlerinde etkin pişmanlık hükümlerine de yer verilmiştir. Bu çerçevede, dördüncü fıkrada, soruşturma başlamadan önce, zimmete geçirilen para veya para yerine geçen evrak veya senetlerin, diğer malların veya kripto varlıkların aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi hâlinde, verilecek cezanın üçte ikisinin indirileceği; beşinci fıkrada, kovuşturma başlamadan önce, gönüllü olarak, zimmete geçirilen para veya para yerine geçen evrak veya senetlerin, diğer malların veya kripto varlıkların aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi hâlinde, verilecek cezanın yarısının indirileceği, bu durumun hükümden önce gerçekleşmesi hâlinde, verilecek cezanın üçte birinin indirileceği; nihayet altıncı fıkrada, zimmet suçunun konusunu oluşturan para veya para yerine geçen evrak veya senetleri veya diğer malların veya kripto varlıkların suçun işlendiği tarihteki değerinin azlığı nedeniyle verilecek cezanın üçte birden yarıya kadar indirileceği hüküm altına alınmıştır.
10. Nihayet madde gerekçesinde belirtildiği üzere, zimmet suçunun niteliği ve neden olabileceği mağduriyetler dikkate alınarak hâlihazırda Kanunda bulunan soruşturma usullerinden farklı özel bir soruşturma usulüne tabi olmasının sağlanması isteğinden kaynaklı olarak Sermaye Piyasası Kanunu’nun, “Yazılı başvuru ve özel soruşturma usulleri” başlıklı 115’inci maddesinden sonra gelmek üzere, “Kripto varlıkların zimmet suçuna özel soruşturma usulü” başlıklı 115/A maddesi eklenmiştir.
“Madde 115/A – (1) Bu Kanunun 110/A maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen suçtan dolayı soruşturma ve kovuşturmalar Kurulun yazılı bildirimi üzerine veya gecikilmesinde sakınca görülen hâllerde re’sen Cumhuriyet savcılarınca yapılır ve Kurul haberdar edilir. Başvuru üzerine kamu davası açılması hâlinde iddianamenin kabulü ile birlikte, bir örneği Kurula tebliğ edilir ve Kurul aynı zamanda katılan sıfatını kazanır.
(2) Bu maddenin birinci fıkrası uyarınca başlatılan soruşturmalar neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verilirse, bu karar ilgisine göre Kurula ve soruşturmanın tarafı ilgililere tebliğ edilir. Kurul ve ilgililer kendisine tebliğ edilen bu kararlara karşı 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa göre itiraza yetkilidir. Kamu davası açılması hâlinde, iddianamenin bir örneği Kurula tebliğ edilir.
(3) Bu Kanunda tanımlanan zimmet suçuna ait davalar, fiilin işlendiği yerin bağlı olduğu ilin adıyla anılan (1) numaralı ağır ceza mahkemelerinde görülür. Gerekli görülen yerlerde Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulunca bu tür suçlara bakmak üzere o yerlerdeki diğer ağır ceza mahkemeleri de görevlendirilebilir.
(4) Bu Kanunun 110/A maddesinin üçüncü fıkrası kapsamına giren suçların soruşturma ve kovuşturmalarında 5411 sayılı Kanunun 166’ncı maddesinde yer alan hükümler tatbik olunur.
(5) Bu Kanunun 110/A maddesinde yazılı suçlardan dolayı mahkûm olanlar, Hazineye olan borçları ve tazminatları ödemediği veya bu borçlar ve tazminatlar malvarlıklarından tahsil olunamadığı sürece, bunlar hakkında koşullu salıverilme hükümleri uygulanmaz.
(6) Bu Kanunun 110/A maddesinde tanımlanan suç bakımından, 5271 sayılı Kanunun 128’inci maddesinde yer alan el koyma ve 133’üncü maddesinde yer alan şirket yönetimi için kayyım tayini tedbirlerine ilişkin hükümler uygulanabilir.”